11 Ekim 2010 Pazartesi

Into The Wild

,      ''Bana ne para ne sevgi ne de başka birşey verin hiç bir şey istemiyorum bana yalnızca gerçeği verin.''

Özellikle gezginler çok iyi bilir kalp nereye isterse ayaklar oraya gider.Biriktirdiği 25.000 Doları bir hayır kurumuna bağışlayıp , kredi kartlarını kimlik kartını kesip attıktan sonra cebindeki tüm parayı yakarak yüreğine doğru bir yolculuğa çıkar.Herşeyden tüm varlığından ve yaşamından hatta kendi isminden bile vazgeçerek çıktığı bu yolculukta başından birçok macera geçer , çeşitli zorluklarla karşılaşır ama asla yılmaz.Toplumun dayatmalarının toplumun gözündeki yerinin, toplumun kendi hakkında ne düşünüdüğü ve ondan ne beklediği gibi insanlar üzerinde sahte bir benlik yaratan tüm duygulardan sıyrılarak kendi gerçeğini aramaya koyulduğu bu yolculuk bizim açımızdan acı onun gerçekleri açısından belkide mutlu bir sonla biter.Filmin en sonun da öğrendiğimiz gerçekler ise gözlerimizin yaşarmasına neden olacak kadar duygusal ve kendi adıma filmin kahramanına duyduğum hayranlığın yanında içinden çıkılması zor bir etki bırakır.Kendimden ,hayatımdan ,ruhumdan birşeyler bulduğum ve eminim ki her insanın özündeki yepyeni keşiflerle maceraya atılma ,hayatını güven içinde sürdürmektense korkularından sıyrılıp birşeyler uğruna feda etmesi, en azından yaşamak için ölmesi ölmek için yaşaması gerektiği gerçeğiyle tekrar yüzyüze bırakan film bir numaram olmayı hakediyor.Birde ''Happiness only real when shared''

3 Ekim 2010 Pazar

ROMA II

           Sabah erkenden kalkıp metroyla Vatikan'a gidiyorum.Kısa bir yolculuğun ardından Vatikan'dayım.Burası beklediğim den çok küçük bir yer.İçerisi çok kalabalık.Ağır ilerleyen bir gümrük kapısı sırasının ardından ülkeye adımımı atıyorum.Meydanın yanından topluluğun gitmesi için sunulan tek secenek olan yoldan içeriye giriyorum.Bütün duvarlar tavan dahil özel bir işçilik ve titizlikle işlenmiş.Biraz içeride eski papaların mezarları karşılıyor beni.Ben en son papanın mezarını merak ediyorum.Hristiyan dünyasının en öenmli isimlerinin yattığı mezarların üstünde kendi heykelleride yatay şekilde duruyor.Papa 2. Jean paul 'un mezarını bulamadan çıkıyorum.Bu arada Vatikan müzesinin önünde ki yavaş ilerleyen kuyruk ta müzeyi gezmek için caydırıcı bir sebep.Zamanımın az gezecek yerim  çok olduğu için Vatikan ziyaretini erken noktalamam gerekiyor.Vatikan'dan çıkıp önce St. Angelo kalesinin önündeki tarihi St. Angelo Köprüsünden geçerek Plaza Novano ya gidip Meşhur Roma dondurması eşliğinde bir mola bir mola veriyorum.

    

 Oradan De Vuelta de Roma nın önünden Piazza Del Popolo ya doğru yürüyorum.İtalya meclisinin önünden Piazza Del Popolo ya varıyorum.Buraya gelmemin en önemli sebebi Leonardo nun müzesini gezmek,  Leonardo'nun çalışmalarını görebileceğimiz küçük bir müze.Leonardo ya hayranlığımı biraz daha arttırdıktan sonra Popolo meydanındaki havuzun üst tarafına çıkıp Roma yı yukarıdan izliyorum.Buradaki molanın ardından meşhur İspanyol merdivenlerine gidiyorum.Büyük bir kalabalık bekliyor beni.Bu sırada klasik müzik konseri başlıyor.Havuzla merdivenler arasına yerleştirilen platform a kurulan piyano eşliğinde verilen konser keyifliydi.

  Şarjı biten fotoğraf makinamı Şarj etmek için hostelime geri dönüyorum.Makinamı şarja bağlayıp hostelin terasın da kitap okumaya başlıyorum.Yanımda ki masa da iki çocuk bir kız diğer masa da iki kız oturuyor.Önce birbirleriyle muhabbet etmeye başlıyorlar sonra beni çağrıyorlar.Uruguay lı Mathias Meksikalı çocuk ve kız kardeşi irlandalı Emily ve Avustralyalı Brook la güze bir muhabbete başlıyoruz.Bize Kanada'lı Sophie 'de katılıyor.Sonra Mathias ın önerisiyle dışarıya çıkıyoruz.Aşk çeşmesine gidiyoruz Aşk çeşmesinde Bira eşliğindeki sıcak ve Güzel muhabbetin ardından gece kulubune gitmeye karar veriyoruz ama oraya yakın olan kulub kapalı Hostele geri dönüyoruz.Son gecemi Eğlenceli keyifli güzel bir şekilde geçiriyorum.Ertesi gün arkadaşlarla vedalaşıp lezzetli  pizzalı kahvaltının ardından  İstanbul uçağım için havalanın yolunu tutuyorum.