21 Haziran 2012 Perşembe

          Air Moldova ile yaklaşık 7 saat süren fakir ama gururlu yolculuğun ardından Moskova'ya ulaştım.Havaalanın önünden kalkan minibüsle Domodedovoskaya Metro İstasyonuna geldim.Metro kapandığı için bir taksiciyle pazarlık sonucu 20 Dolara anlaşıyorum.Hostelimin buraya olan uzaklığı 1 saat mesafe uzaklıkta.Hayatımda gördüğüm en çılgın ,hızlı taksi yolculuğumda adrenalin seviyem Gürcü taksicinin Hyundai Getz ile Lamborghini'ye kafa tutup yarışmaya kalkmasıyla tavan yapıyor.Taksicinin hostelimi bir türlü bulumaması nedeniyle yaptığım artı 2 Saatlik bir şehir turu hem heyecanlı hemde yararlı oldu.Saat 3.30 da sağ salim taksiden inmenin mutluluğuyla Hostelime girdim.14 kişilik oda için 11 Euro ya anlaştığım hostelde 6 kişlik odada 2 kişi kalarak şanslı bir başlangıç yaptım.

           Sabah kalktığımda ilk işim Kızıl Meydan'a gitmek.Hostelimin meydana 2 metro durağı ileride olması büyük avantaj.Metro demişken Moskova Metrosu'ndan bahsetmemek haksızlık olur.İnşaatı 1931 yılında Josef Stalin tarafından başlatılan Metro New York , Paris ve Londra Metroları'yla karşılaştırılsada iç mimari ,dekorasyon bakımından dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmekte.Ayrıca dünyanın en  çok yolcu taşıyan metrosu olan Moskova Metrosu hergün 182 istasyondan 9.2 milyon insanı taşımakta.

           Tarihte birçok idama ,mitinge , geçit törenine, gösteriye sahne olan Kızıl Meydan'dayım.Bana göre Rusya'nın kalbi diyebileceğim meydan 15.yy.da Kremlinin duvarları tamamlandıktan sonra yapılmış.Moskova'yı Rusya'nın belli başlı kentlerine bağlayan meydanda Moskova'nın ilk halk kütüphanesi ve üniversitesi kurulmuş.Meydanda bulunan en önemli eser ise Saint Basil Katedralidir.1555-1561 yılları arasında  Kazan Hanedanı'na karşı kazanılan zaferi kutlamak amacıyla Korkunç İvan tarafından yaptırılan bu katedralin soğan şeklindeki 8 kubbesi 8 ayrı zaferi simgelemekte.İtalyan bir mimarın tasarımı olduğu , daha sonra yapıyı tekrar etmemesi için Korkunç  İvan tarafından kör edildiği rivayet ediliyor.Kremlin Sarayı'yla karıştırılması en yaygın yanılgıdır.Katedral 250 Ruble karşılığında gezilebiliyor.Bende buraya kadar gelmişken Katedrali gezmemek olmaz içeri giriyorum.İçerisi dışarı kadar muhteşem olmasada görülmeye değer.

           Kızıl Meydan'ın yanındaki G.U.M. AVM ise görülmesi gereken bir yer.Neredeyse bütün ünlü markaların bulunduğu Kompleks 1893 yılında hizmete açılmış.Cam tavanlı olması dikkat çekici bir ayrıntı.Kızıl Meydan'da ve çevresinde geçirdiğim güzel zamanın ardından Ünlü müzik grubu Scorpions'un ''Wind of the change'' şarkısından kulağımda yer etmiş olan Gorky Park'a gidiyorum.Çimlere uzanıp biramı yudumlarken paten kayan , bisiklete binen gençleri izliyorum.Elele kolkola çiftler geçiyor önümden, banklarda öpüşen sevgililer renklendiriyor parkı.Biramı yudumlarken, kulağımda 'I follow the Moskva Down to Gorky Park listening to the wind of change'' sözleri.




          İkinci günümde ilk durağım Puşkin Müzesi 30 odadan oluşan müzede Truva Hazinelerini, İtalyan Heykellerini , Yunan Tapınaklarını , Eski Mısır Sanat eserlerini hatta mumyalarını görmek mümkün.Giriş ücreti 400 Ruble yani 22 , 23 Lira.Kamboçya'da Angkor Wat'ta gördüğüm kafasız heykellerden sonra başka medeniyetlere ait sergileyen tüm ülkelerin Müzelerini bir utanç abidesi olarak görüyorum.Kafamda bu eserlerin nasıl buraya geldiğiyle ilgili soru işaretleriyle Müzeden ayrılıyorum.Müzenin çapraz karşısında bulunan Kurtarıcı İsa Kilisesi'ne gidiyorum.Klasik kubbeli bu Rus Kilisesi'ne şort giydiğim için alınmasamda çok umrumda değil.Bu bölgeye gitmek isteyenler için metro durağının adı : Kropotkinskaya

         Sonraki durağım Novadeviçi Mezarlığı.Devlet e hizmet etmiş insanların ,sanatçıların , kabirlerinin bulunduğu bu mezarlığa gidiş amacım Nazım Hikmet'in Kabrini ziyaret etmek.Turistik açıdan Moskova'nın görülmesi gerekenler sıralamasında 3. sırada yer alan bu mezarlıkta her kabrin başında orada yatan kişiyi betimleyen bir heykel bulunuyor.Mezarlığın girişinde ünlü kişilerin bir listesi var herbirine numara verilmiş ayrıca kabrin bulunduğu yeri gösteren bir kroki mevcut.Nazım Hikmet'in numarası 175 , girişte sol baştan 2. yola girip yaklaşık 50 metre yürüdükten sonra solda yolun kenarında bulunuyor.Nazım'ın kabrinin önündeki küçük taşın üzerinde son eşi ve büyük aşkı Vera Tulyokova'nın ismi yazıyor.Nazım
'ın Yanında yer olmadığından yakılarak külleri buraya gömülmüş.


            Kabir ziyaretinin ardından 2.Dünya savaşı Zaferi anısına yapılmış olan Park Pobedi'ye gidiyorum.Havra, cami ve kilisenin bulunduğu park bir hayli büyük ve içinde çok büyük bir havuz bulunuyor.Parkın başında bulunan dikilitaşın önünde Şehrin Koruyucusu Aziz George atın üstünde ejderhanın kafasını vücudundan ayırmış olarak tasvir edilmiş.Ejderha Nazileri temsil ediyor.


            Eski Arbat ve Yeni Arbat olarak iki caddeden oluşan Arbat Bölgesine gidiyorum.Eski Arbat'ın başından yürümeye başlıyorum.Çok sakin bir yer fazla ilgimi çekmiyor.Üst cadde ise Yeni Arbat burası daha lüks mekanlara sahip Alışveriş yapmak ve kafelerde oturmak için ideal bir yer.Eski Arbat'ta Efes birasının ve nargilenin olduğu kafede oturup zaman geçiriyorum.




             3.günümde Lenin'in mumyasını görmek için Kızıl Meydan'a gidiyorum.Maalesef 27 Haziran'a kadar kapalı olduğu için Lenin'i göremiyorum.Kızıl Meydan ve çevresinde geçirdiğim günün ardından Moskova'nın ünlü caddelerinden biri olan Tverskaya'dayım.Çeşitli eğlence mekanlarının da bulunduğu cadde üzerinde alışveriş için birçok mağaza mevcut.




             Akşam maç izlemek üzere hostelime dönüyorum.Sırbistan'dan arabayla Moskova'ya gelen Sırplarla maç izledikten sonra bira eşliğinde gece 3'e kadar süren güzel muhabbet ediyoruz.Çok sıcak insanlar.Sabah erkenden Kalkıp uçağa yetişmem gerekiyor.Havaalanına gitmek için önce Domodedovoskya Metro durağına gidip istasyonun önünden kalkan minibüslerle havaalanına ulaşıyorum.Çıkış yaparken herkesin ayakkabılarını çıkarttırıp röntgenini çekmeleri hiç hoş olmasada, güzel bir gezi yapmanın mutluluğuyla uçağa biniyorum.