24 Ağustos 2011 Çarşamba

SIEM REAP II

        Üç günlük yorgunluğun da etkisiyle girdiğimiz yataktan ancak ertesi gün saat 10 da çıkabiliyoruz.Bugün ki planımız Kampong Luong yani yüzen köylere gitmek.Tonle Sap nehri üzeri ve cevresinde yaklaşık 1 milyon insan yaşamakta.Burada ki insanların besin kaynağı 160 km. uzunluğunda ve 36 km. genişliğindeki nehrin kendisi.Yağmur döneminde Mekong gölüyle birleşen nehrin her km2 sinde 10 ton balık yakalamak mümkün.Bu yüzden buradaki insanlar karaya çıkmaya gereksinim duymuyorlar ve beş adet yüzen köyden oluşan Kompong Luong ta nehrin üzerinde yaşıyorlar.

            Yarım saat süren köylerdeki yaşamı uzaktan da olsa görebildiğimiz keyifli bir tuk tuk yolculuğunun ardından Kompong Luong bölgesine gireceğimiz kapıya ulaşıyoruz 5 dakikalık mesafedeki teknelerin bulunduğu bölgeye geliyoruz.Burada kapıda aldığımız biletimize dahil olan tekneyle nehirde ilerlemeye başlıyoruz.Son derece sempatik neşeli kaptanımız da bizim için ayrı bir neşe kaynağı.


         Tonle Sap Nehrinde yaptığımız son derece heyecan verici yarım saatlik bir yolculuğun ardından yüzen köye ulaşıyoruz.Sanki gizli bir hazineye ulaşmış ,yeni bir kıta keşfetmiş gibi hissediyorum kendimi.İnsanların bizi görüp coşkuyla el sallamaları, bize sevgilerini göstermeleri bizim onlara karşı duyduğumuz sevgi dolu anları ifade edebileceğimi sanmıyorum.Budha'sı ve Nehirlerinden başka hiçbirşeyleri olmayan insanların yüzlerindeki sevinci , mutluluğu , neşeyi, coşkuyu görmek insanoğlunun hayat mücadelesi içinde her şart ve ortam da mutlu olabileceğini ve asıl olanın mutluluk olduğunu gösteren büyük ve anlamlı bir hayat dersi benim için.İnsan her yerde insan , insan heryerde bu evrenin huzuru , mutluluğu, hayatın anlamı ve özü.Teknolojik ve ekonomik açıdan her ne kadar geri de kalmış olsalarda insani değerler açısından yüzlerce yıl ilerde olduklarını düşünüyorum.Bu keyifli, ilginç heyecanlı biraz macera dolu gezimizi yine nehir üzerinde kurulmuş olan lokantada biralarımızı yudumlayarak noktalıyoruz.Dönüşte kaptanımızın ''Ben yemek yiyeceğim tekneyi sen kullan'' deyip arka tarafa gitmesi hem bizim için ayrı bir heyecan ve keyif hemde çok güzel bir anı oluyor.

      Büyülenmiş, etkilenmiş , kendimizden geçmiş şekilde çıktığımız Kompong Luong gezimizden sonra tapınaklar bölgesinin ikinci bölümünü tamamlamak için Angkor bölgesine doğru yola çıkıyoruz.Şiddetli yağmur ve rüzgarın da eşlik ettiği gezimizi küçüklü büyüklü ormanın derinliklerinde , doğayla bütünleşmiş, doğanın bir parçası olmuş , sanki o topraktan çıkmış gibi görünen tapınakları gezerek noktalıyoruz.



      Akşam yemeğinin ardından Old Bazaar ve Pub Street te küçük bir gezinti yaptıktan sonra kişi başı 20 dolara anlaştığımız taksiciyle Bangkok'a gitmek için sabah saat 8 de buluşmak üzere sözleşip otelimize dönüyoruz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder