11 Eylül 2010 Cumartesi

AMSTERDAM

Özgürlük ve Huzur.Bu şehri anlatabilecek en iyi iki kelime.

İsmini Amstel Nehri'nden alan kanallar üzerine kurulmuş olan bu şehre Kuzeyin Venedik'i demek yanlış olmaz. 17'inci yüzyıldan kalma evleri ,tarihi binaları, ilginç mimari yapısı hatta yüzen evleriyle masalsı bir şehir Amsterdam.

Hoşgörünün egemen olduğu bu şehirde insanların rahatlıklarını hemen hissedebiliyor.Sizi saran huzuru içinize çekebiliyorsunuz.

Şehiriçi ulaşımın en önemli aracı bisiklet ve bana göre bu şehrin sembollerinden olmalı.Binlerce bisikleti bir arada park edilmiş halde görmek mümkün.Ama insanların kendi bisikletlerini nasıl bulduğunu anlamak pek mümkün değil :).Bisiklet trafik akışında birinci öncelikli.Bisikletler için yapılmış özel yollardan yürüyorsanız heran bir bisiklet kazası tehlikesi altında olabilirsiniz.Kanalların çokluğu nedeniyle burada araba kullanımı çok az.Tramvaylar önemli ulaşım araçlarından.Yaya geçidine adım atığınızda durup size yol veren tramvaylar insanı şaşkınlığa uğratabilir.Tüm şehri yaya olarak gezip kaybolmanın keyfini yaşayabilirsiniz.Yada bir bisiklet kiralayıp daha hızlı ve zevkli bir tur yapabilirsiniz.Ama mutlaka yapılması gereken bir kanal turuyla şehri kanallardan gezmenin keyfi ayrı bir mutluluk.

Dam Meydanı Şehrin en önemli meydanı.Milyonlarca turisti ağırlayan bu meydanın batı ucunda Kraliyet Sarayı , sağ tarafta Niuwe Kerk (Yeni Kilise) sol tarafta ünlülerin mumdan yapılmış heykellerini görebileceğimiz Madam Tussaud's Müzesi , doğu kısmında ise II.dünya savaşında ölenler için yapılan Ulusal Anıt bulunmakta.Ayrıca Bu meydanın çevresinde çeşitli alışveriş mağazaları bulunmaktadır.

Leidseplein sayısız bar , pub , gece kulubünün bulunduğu eğlencenin sabaha kadar devam ettiği eğlencenin merkezi olan şehrin en önemli ikinci merkezi.Amsterdam 'ın ünlü Gece kulublerinden biri olan Escape Bar da burada bulunmakta.

Red Light District şehrin en ünlü mekanlarından birisi.Burası genelevlerin bulunduğu bir mahalle.Klasik genelev anlayışından öte daha çok ailelerin, kızlı erkekli grupların gezdiği ve Hollandılıların kadınlarının güzellikleriyle gurur duyduğu turistik bir yer.

Coffe Shop lar ünlü mekanlardan.Burada Haşhaşlı sigaralar, marihuanna , esrar ,çeşitli uyuşturucu otların kullanımı serbest.

Sokaklar da futbol topuyla freestyle hareketler yapan gençler.Bol Bob Marley şarkısı temposu ve rahatlığında akan bir hayat.Külahta patates kızartması.Akşam Saat 10 da havanın kararması.Hiç bir yerde göremeyeceğiniz kadar gencin ve turist.Parklar da çimenlere uzanıp
şaraplarını yudumlayan gençler.Sabaha kadar süren eğlence.Birbirinden güzel cana yakın kızlar.Çiçek pazarında laleler (bu arada İlhan Şeşen'in şarkısında geçen çiçek pazarı) renkli renkli katüsler.Pankek kafeler.Pazarda Albert amcanın çiğ balığı.Heineken Birası ve rakibi Amstel birası.Sunni gölleriyle Wondelpark.Sexshoplar.Coffeshoplar.Bira Fıçısı taşıyan at arabaları ve Devasa büyüklükteki atlar.Tertemiz sokaklar.Düzenli gürültüsüz bir trafik.Parkta dans eden yaşlılar:)Tarihi yel değirmenleri.

Amsterdam la ilgili birşeyler yazmak için ne zaman otursam takılıp kalıyorum.Anlatacak o kadar çok şey var ki aslında.Ama vazgeçiyorum.Bu şehri kelimeler düzeyine indiremiyorsunuz.Bu şehirin huzuru rahatlığı alıyor sizi içine.Kalemi kağıdı bırakıyorsunuz.Adeta beni bir kalıba sokma beni yaşa diye fısıldıyor kulağınıza.Ben bu şehri anlatamayacağımı anladım.Bu şehirde yaşadığımın duyguları yazıya dökmek imkansız.Ne kadar yazsam belli kalıplar içerisinde kalıyor.Gerçek hisleri yansıtamıyor.Bu şehir her zaman benim kalbimde kalacak.En kısa zaman da tekrar dönmek istiyorum Amsterdam 'a.Tavsiye edebileceğim yalnızca bir tek şey var.Burada mutlaka yaşayın.Yaşayın o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.Hissettiğim duyguları yinede anlatmak gerekirse, anlatamamak en iyi anlatma olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder