12 Eylül 2010 Pazar

Amsterdam'da I

Yaklaşık 6 saatlik Frankfurt aktarmalı bir yolculuğun ardından Amsterdam'ın Küçük ve sevimli havaalanı Schipol Havalanında'yım.Burası havalanından çok bir AVM ni andırıyor.Çeşitli hediyelik eşya dükkanları, renkli renkli mağazalar.İlk izlenemim ve hissettiğim duygular çok olumlu.Çantalarımı aldıktan sonra havaalanın altındaki trenlere yöneliyorum.Aşağıya inip Bilet almak için tekrar yukarıya çıkıyorum.Biletimi aldıktan sonra gelen ilk trene biniyorum.Karşımda bir yaşlı teyze ve amca var.Onlardan Merkez istasyonuna geldiğimizde haber vermelerini istiyorum.Tabi diyorlar.Geldiğimizde ikisi birden burası burası diye heyecanla sesleniyorlar.Yardım etmenin bu kadar sevindireceği hiç aklıma gelmezdi.Merkez istasyonda iniyorum.Yapmam gereken ilk şey turizm bürosuna gidip bir şehir rehberi almak.Büroyu buluyorum ve rehberi alıyorum.Rezervasyon yaptırdığım hostelin bulunduğu caddeyi haritadan buluyorum.Otobüs ve tramvay duraklarına yöneliyorum ama hangi otobüse bineceğimi bilmediğim için yürümeye karar veriyorum.Amsterdam ı İstanbul gibi düşündüğüm için içimde tedirginlikle.
Ama kısa sürede Dam Meydanına varmış olmamla birlikte buranın aslında küçük bir şehir olduğunu tedirgin olmamam gerektiğini anlıyorum.Yaklaşık bir saatlik arayıştan sonra Dam meydanının hemen arkasında başladığım yere 2 dakika mesafede hostelimi buluyorum.
Koşarak ve sevinçle içeri giriyorum.Hemen odamı gösteriyorlar yerleşiyorum ve kendimi dışarıya atıyorum.Daha önceden hazırlamış olduğum planı yanıma bile almıyorum.Kendimi dışarıya atıyorum.Önce istasyona doğru tekrar yürüyorum.Çünkü gelirken çok güzel mekanlar gördüm.O caddeyi katettikten sonra bırakıyorum kendimi kaybolmanın keyfine.Sokaklar evler kanallar o kadar güzel ki.hayranlıkla dolaşıyorum sokaklarda.İstanbul aceleciliği var üstümde adeta koşuyorum yetişmem lazım ama nereye bilmiyorum.Gitgide şehrin sukuneti ve huzur sarıyor içimi.İnsanların huzuru ve rahatlığı bulaşıyor yüreğime.Yavaşlıyorum.Nereye gittiğimi bilmiyorum.
Yüreğime doğru atıyorum adımlarımı.Neredeyse tüm sokaklara giriyorum çıkıyorum her yer benim için yeni herşey yeniden yaratılmış gibi.İnsanlar yabancı ama o kadar tanıdık geliyorlar ki.Birini merhaba dememek için kendimi kısıtlıyorum.Akşam sekiz oluyor havanın kararması lazım.Ama kararmasını beklemek için saatin 10 olmasını bekliyorum.Bu hoşuma gidiyor günlerve yaşam o kadar uzun geliyor insana.ilk günümün akşamın da tedirginliğimi atmış olmamın rahatlığı ve yol yorgunluğuyla odama gidiyorum.Odamda bir kız yatıyor.Altı kişilik bir oda üst ranzama bir çocuk geliyor selamlaşıyoruz.Hemen yatıyorum.Gece bir gürültüyle uyanıyorum.İki kız gayet sarhoş bir şekilde yatklarını arıyorlar.nihayetinde buluyorlar tabi biraz şaşkınlık duyuyorum.Yan üst ranzadaki çocuk nereden geldiklerini soruyor.Yarın için bir planları olup olmadığını soruyor. Yok diyorlar ozaman yarın birlikte eğlenelim mi diyor.Yarın uyuyacaklarını söylüyorlar.Buna anlam veremiyorum uyuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder